SIK SORULAN SORULAR

  • Koroner Arter Hastalığı denildiğinde ilk akla gelen ve ani ölümle sonuçlanan hastalık kalp krizi (Akut Miyokard İnfarktüs) olmaktadır. Kalp krizi en kısa zamanda müdahale edilmezse hastanın kaybedilme şansı yüksektir. Bundan dolayıdır ki kalp krizi belirtilerinin bilinmesi önem arz etmektedir.

    Göğüste baskı, ağrı, ağırlık hissi, yanma ve bazen sol kola omuza ve boyna vuran ağrı, bulantı, kusma gibi yakınmaları olan kişinin en kısa zamanda en yakın sağlık sağlık kuruluşuna başvurması gerekir. Burada zaman önemlidir. Süratli olunmalıdır. Sağlık kuruluşunda yapılacak olan muayene, EKG ve kan tahlilleri sonucuna göre kalp krizinden şüpheleniliyor ya da hasta gerçekten kalp krizi geçiriyorsa derhal girişimsel işlem (Koroner Angiografi) yapılan merkeze sevk edilmelidir.

    Kalp Krizi tanısında

    1. Hastanın klinik olarak yukarıda tanımlanan şekilde göğüs ağrılarının olması

    2. EKG değişiklikleri

    3. Kanda Troponin değerinin yükselmesi

    Hastaya tanıyı koydurmaktadır.

  • Hipertansiyon, Diabetes Mellitus (Şeker Hastalığı), sigara içimi, yüksek LDL kolesterol, genetik faktörler, stres ve kadınlarda menapozal dönem kalp damarlarında tıkanıklık riskini artırmaktadır.

    Risk faktörü olanların:

    • Muayene

    • EKG

    • EKOKARDİYOGRAFİ

    • EFOR TESTİ

    • KAN TAHLİLLERİ

    • Doktoru tarafından gerekli görülürse Koroner BT angiografi, Miyokard Sintigrafisi gibi tetkiklerle tanıya gidilebilinir.

    Çıkacak sonuçlara göre hastanın doktoru tarafından Koroner Angiografi son yapılacak tetkik olacaktır.

  • Kalp, koroner damarlar tarafından beslenmektedir. Bu damarlardaki tıkanıklıkları görmek Koroner Angiografi ile mümkün olmaktadır. Angiografi demek damarların ilaçlı film ile kan akışkanlığının görüntülenmesidir. Koroner Angiografi de damarlarda tıkanıklık varsa girişimsel işlem yapılmakta ya da Koroner Arter Baypass ameliyatına karar verilmektedir.

    Girşimsel işlem, PTCA dediğimiz tıkalı damarın balon ile açılması ve sonrasında da çoğunlukla Stent takılarak damarda tam açıklığın sağlanmasıdır.

  • Kan basıncının 140/90 mmHg üzerinde olması yüksek tansiyon ya da hipertansiyon olarak adlandırılır.İdeal kan basıncı 120/80 mmHg dır.

    Kan basıncını yükselmesine sebep olarak ;

    Genetik faktörler,fazla tuz tüketimi ile beraber sağlıksız beslenme,obezite,fiziksel aktivite azlığı,böbrek hastalıkları,tiroid hastalıkları ,çeşitli ilaçlar,fazla sigara-alkol tüketimi sayılabilinir.

  • Günümüzde Tansiyon Holter cihazıyla günlük kan basıncı kayıtları alınır  ya da imkanlar dahilinde evde ya da bir sağlık merkezınde 1-2 haftalık takıpler yapılır .İstirahat halinde kan basıncı 140/90 mmHg üzerinde sürekli yükseklikler olması ilaçla tedaviyi gerektirecek ve yaşam tarzı değişikliklerine gerek duyulacaktır.

    Kan basıncının bir kere yükselmesi ile tanı konmaz.Tansiyonu etkileyen pek çok faktör vardır. Ani heyecanlar, panik hissi kan basıncında artışa sebep olabilir.

    Yaşam tarzı değişikliği, tuz alımında kısıtlama, fiziksel aktivitenin artırılması, ideal kiloya ulaşmak çok önemlidir.

    Zira Hipertansiyon kontrol altına alınamazsa; Özellikle Kalp,böbrek,beyin ve gözde oluşacak komplikasyonlar yaşamı tehdit eder hale gelecektir.

    Çevrenizde gördüğünüz kalp yetmezliği olan hastalar,diyalize giren böbrek hastaları,inme (felç) geçirenler ve görme kaybı yaşayan kişiler hep zamanında hipertansiyonu kontrol edilemeyen,yeterli tedavi almayan hastalardır.

  • Kalp çarpıntısının nedenleri,

    Fazla kafeinli içeceklerin tüketimi, sigara kullanımı, kansızlık,yüksek ateş, heyecan, stres, anksiyete, panik atak, ilaç yan etkileri, tiroid bezi sorunları, kalp ritim bozuklukları ve hormon sorunlarıdır.

    Bunun sonucunda sebebe yönelik tedaviler planlanır.

  • Pek çok hasta kalp hızının yüksek attığını,kalp atışlarında duraklama olduğunu ya da kalp atışlarında düzensizlik olduğunu belirtir.

    Öncelikle kalp muayenesi, EKG, Ekokardiyografi ile hasta değerlendirilir ve gerektiğinde Holter EKG ile 24 saat ya da daha uzun süreli kayıtlar alınarak tanı koyulmaya çalışılır.